Kırılmaz Hukuk Bürosu Logo

Doktorun Mesleki Sorumluluğu Hakkında Yargıtay Kararı

Doktorun Mesleki Sorumluluğu Hakkında Yargıtay Kararı

Doktorun Mesleki Sorumluluğu Hakkında Yargıtay Kararı

T.C.
Yargıtay
13. Hukuk Dairesi

E: 2013/15816 K: 2014/16265 K.T.: 26.05.2014

 

Taraflar arasındaki maddi-manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalılar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı asil Cüneyt ile A… Sağlık Hiz. Tic. A.Ş vekili geldi, karşı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Davacı, kalbindeki sıkışma ve ritim bozukluğu rahatsızlığı sonucu yapılan kontrol ve muayene sonucunda kalbinin iki yerinde delik olduğunun tespit edildiğini, 26.12.2005 tarihinde Özel A… Hastanesinde Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doktor Cüneyt ve Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Haşan tarafından ameliyat edildiğini, kendisine ameliyatın çok başarılı geçtiğini ve kalbindeki deliklere yönelik tedavinin kusursuz bir şekilde gerçekleştirildiğini bildirdiğini, 31.12.2005 tarihinde taburcu edildiğini, ancak ağrılarının daha da arttığını ve rahatsızlığın devam ettiğini, normal yaşantısı içerisinde en basit hareketlerini dahi yerine getirmesine engel olduğu gibi aile hayatını da etkilediğini ve eşi ile problemler yaşamaya neden olduğunu, ameliyattan üç ay geçtikten sonra kontrol amaçlı Özel A… Hastanesine başvurduğunda görevli doktorun ultrason ile muayene ettiğini, ameliyatın çok başarılı olduğunu, aynı zamanda tedavinin gerçekleştiğini ifade ettiğini, buna rağmen rahatsız olduğunu ifade etmiş ise de bu beyanlarına Özel A… Hastanesinde itibar edilmediğini, Özel A… Hastanesinde kontrol amaçlı yaptığını son muayeneden 15 gün sonra Sakarya Devlet Hastanesine muayene için gittiğini, burada yapılan tetkikler neticesinde İstanbul Siyami Ersek Araştırma Hastanesine sevk edildiğini, 17.04.2006 tarihinde İstanbul Siyami Ersek Araştırma Hastanesinde yapılan muayene neticesi olarak kendisine kalbindeki deliklerin kapatılmadığı ve tedavinin gerçekleştirilmediği ifade edildiğini, bu sefer Sakarya Devlet Hastanesine muayene olmaya gittiğini kendisinin İzmit Araştırma Hastanesine sevk edildiğini, 02.05.2006 tarihinde İzmit Araştırma Hastanesinde yapılan muayenede kalbindeki deliklerin açık olduğunun tespit edildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile 1.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar, kusurlarının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini dilemişlerdir.

Mahkemece, Davalı Haşan hakkında açılan maddi ve manevi tazminat davalarının feragat nedeniyle reddine, diğer davalılar ile ilgili açılan maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile, 8.399,48 TL’nin 1.000,00 TL’sinin 21.02.2008 dava tarihinden 7.399,48 TL’sinin 23.12.2010 ıslah tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılar Özel A… Hastanesi Sağlık Hiz. Tic. A.Ş. /e Cüneyt’ten müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, diğer davalılar ile ilgili açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulü e, 35.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılar Özel A… Hastanesi Sağlık Hiz. Tic. A.Ş. ve Cüneyt’ten müteselsilen alınarak davacıya .erilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davalılar Özel A… Hastanesi Sağlık Hiz. Tic. A.Ş ile davalı Cüneyt tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dava, teşhis ve tedavi hizmetini üstlenen doktor ve özel hastanenin sorumluluğuna ilişkin olup, bir davada dayanılan olguları hukuksal açıdan nitelendirmek ve uygulanacak yasa hükümlerini arayıp bulmak hâkimin doğrudan görevidir. (1086 sayılı HUMK. 76. md.; 6100 sayılı HMK. 33. md.).

Dava, davalı doktorun vekillik sözleşmesinden kaynaklanan özen borcuna aykırılık olgusuna dayanmaktadır (BK 386, 390 md.). Vekil, iş görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden değil de, bu sonuca ulaşmak için yaptığı uğraşların özenle görülmemesinden sorumludur. Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır (BK 390/11). Vekil, işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, hafif kusurundan bile sorumludur (BK. 321/1 md). O nedenle doktorun meslek alanı içinde olan bütün kusurları (hafif de olsa) sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Doktorlar, hastalarının zarar görmemesi için yalnız mesleki değil, genel hayat tecrübelerine göre herkese yüklenebilecek dikkat ve özeni göstermek zorundadır. Doktor, tıbbi çalışmalarda bulunurken, bazı mesleki şartları yerine getirmek, hastanın durumuna değer vermek, tıp biliminin kurallarını gözetip uygulamak, tedaviyi her türlü tedbirlerini alarak yapmak zorundadır. Doktor, ufak bir tereddüt gösteren durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada koruyucu tedbirler almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında seçim yaparken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmalı, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmalı ve en emin yolu tercih etmelidir (Bkz. Tandoğan, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, Cilt, Ank.1982, Sh. 236 vd). Gerçekten de mesleki bir işgören doktor olan vekilden, ona güvenen müvekkil titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemekte haklıdır. Titiz bir özen göstermeyen vekil, BK. 394/1 uyarınca vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır.

Somut olaya baktığımızda, davacı Nesrin’in, davalı şirkette ait hastanede davalı doktor tarafından kalpteki deliklerin kapatılması için ameliyat edildiği tartışmasızdır. Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 3. İhtisas Kurulu’nun raporunda, davacı Nesrin’in 26.12.2005 tarihinde A… Hastanesinde yapılan sekundum ASD onarımı ameliyatında tarif edilen 4×2 cm büyüklüğündeki ASD’nin primer sütürden ziyade patch (yama) ile kapatılması gerektiği, Dr. Cüneyt’in eylemlerinin tıp kurallarına uygun olmadığı şeklinde rapor düzenlendiği anlaşılmaktadır.

Ancak söz konusu raporda mevcut ameliyat sonucu deliklerin kapatılıp kapatılmadığı yeni delik oluşup oluşmadığı, mevcut deliklerin ameliyatın hatalı yapılmasından kaynaklı devam edip edilmediği hususunda yeterli açıklama yapılmamıştır. Bu nedenle, Adli Tıp Kurumu raporu hüküm kurmaya elverişli değildir.

O halde mahkemece yapılacak iş, üniversitelerin ana bilim dallarından seçilecek uzman kalp damar cerrahlarından oluşan bir bilirkişi kuruluna dosya tevdi edilerek, davalıların açıklanan hukuki konum ve sorumlulukları, dosyada mevcut delillerle birlikte bir bütün olarak değerlendirilip, tıbbın gerek ve kurallarına göre olayda davalıların sorumluluğunu gerektirecek ihmal ve hata bulunup bulunmadığını gösteren, nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar vermekten ibarettir. Mahkemece, değinilen bu yön gözardı edilerek eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.

2- Bozma nedenine göre, davalıların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalılar yararına (BOZULMASINA), 2. bent gereğince davalıların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 1100,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, peşin alınan 741,25 TL. temyiz harcının istek halinde A… Sağlık A.Ş ile Cüneyt’e iadesine, 26.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.